Gazi Mustafa Kemal Anlatıyor: İdealim Çağdaş Türkiye
By: İlker Başbuğ
19 Mayıs sabahı saat 06.00’da Samsun’da Anadolu toprağına ayağını basan Mustafa Kemal Paşa’nın yüreğinde sakladığı bir sırrı, ideali vardı: Çağdaş Türkiye!
Önünde sayısız sorunlar, engeller ve karşı güç odaklarının bulunduğunun farkındaydı. Ancak, onun için hayat mücadele demekti.
Ülkenin bağımsızlığını ve bütünlüğünü kazanmak için önlerinde verilecek bir Kurtuluş Savaşı’nın bulunduğunu da biliyordu.
Mustafa Kemal’e göre savaş zorunlu ve yaşamsal olmalıydı. Savaş barışa giden yolun başlangıcı olmalıydı.
Gerçekte onun savaşı; 20 Ocak 1915’te Çanakkale’deki 19. Tümen Komutanlığı’na atanmasıyla başlamıştı. 9 Eylül 1922’de Türk ordusunun İzmir’e girişiyle tamamlanacaktı.
7 yıl 8 ay ve 19 gün süren savaş döneminin hikayesi, Mustafa Kemal’in anlatımıyla Savaş ve Barış kitabında yer almaktadır.
Savaş ve Barış kitabını okuyanlarla karşılaştığımda, bana bu kitabın devamının gelip gelmeyeceğini sık sık soruyorlardı. Devamı geldi:
Gazi M. Kemal Anlatıyor – İdealim: Çağdaş Türkiye
Bir yazarın neyi neden ve nasıl yazdığının bazı sebepleri vardır.
Bu kitabın yazılmasının iki ana nedeni bulunmaktadır:
Birincisi onun 1922-1927 yıllarındaki düşünce dünyasının derinliğine girebilmektir. Onu yaşamaktır. Onu daha iyi anlamaktır.
İkinci neden ise; Cumhuriyetin yüzüncü yılının kutlandığı bugünlerde, okuyucuları Mustafa Kemal’in işaret ettiği çağdaşlaşma hedefine ne kadar ulaşabildiği ve hala çağdaşlaşma üzerinde ciddi tartışmaların neden devam ettiği soruları üzerinde düşünmeye zorlamaktır.
Kitabın nasıl yazıldığına ilişkin bir iki görüş ise şöyledir:
Katı, sıkıcı ve tek taraflı bir tarih anlatısı yazılmasından kaçınılmıştır. Tüm tarafların ve yaşanılan olayların üzerinden adeta üç boyutlu, sinematografik bir anlatım gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Böylece okuyucuların özellikle Gazi M. Kemal’in düşünce dünyasına ve eylemlerine birebir tanık olmaları amaçlanmıştır.
Tarih yazılırken sadeleştirilmesi gerekir. Konuların seçilmesi gerekir. Nelerin seçildiği ise doğal olarak yazan kişinin değerlerinden, düşüncelerinden ve zihinlerinde oluşan kurumlardan etkilenir. Bu nedenle okuyucular yazarın hangi soruları sorduğunu ve olguların doğrusunu özenli ve nesnel bir biçimde araştırıp araştırmadığını sorgulamalıdır. Önyargılara karşı temkinli olmalıdır.
İyi tarihçiler ve sosyal bilimciler dürüstçe sorular sorup neden ve sonuç ilişkilerini, kanıtlanmış olaylara, yani olgulara, nesnel bir biçimde ilişkilendirmeye çalışırlar.
Geçmişi anlamak elbette geleceği görebilmek için önemlidir. Ancak geçmişin tuzaklarına da düşünmemelidir. Geçmişten gelen görüş ve düşünceler, bilimsel olarak doğrulukları kanıtlanmamış ise sadece kuramlar olarak kabul edilebilir.
Her şeye rağmen, tarihi doğru anlamanın yolu daha çok okumaktan geçer.
Gazi M. Kemal Anlatıyor – İdealim: Çağdaş Türkiye kitabı 1922-1927 dönemini kapsamaktadır.
24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla Türkiye barış dönemine girmiştir.
Barışı “Siyasal Devrimler” takip etmiştir.
Ancak, Mustafa Kemal’in ideali olan “Çağdaş Türkiye” ise, bir toplumsal devrimin gerçekleştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
İşte, 1922-1927 dönemi toplumsal devrimlerin başlangıcı ve toplumun bu devrimlere hazırlandığı dönemdir.
Daha sonra ise Türk Devrimi’nin son safhasını oluşturacak “Kültür Devrimi”ne geçiş başlayacaktır.
Bu kitapta; öncelikle Gazi M. Kemal’in çağdaşlaşma ideali ile neleri hedeflediği ve bu hedeflere nasıl ulaşabileceği soruları üzerinde durulmuştur.
Bu kitabın diğer bir özelliği ise yaşanılan olaylara ve gelişmelere Gazi M. Kemal’in görüş penceresinden bakılmaya çalışılmasıdır.
Bu kitabın hazırlanmasında katkı ve destekleri olan değerli silah arkadaşlarım Yalçın Ataman ve Ahmet Yavuz’a, değerli editörlerim Ali Berkay ve Mehmet Ali Güller’e ve başta Haluk Hepkon olmak üzere Kırmızı Kedi Yayınevi’nin değerli çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Bir yazar için en önemli nokta zamana dayanabilen ve gelecek kuşaklara aktarılabilen eserler ortaya koyabilmektir.
Okuyuculara son bir hatırlatma:
Gazi M. Kemal açtığı çağın getireceği sayısız siyasal, ekonomik ve toplumsal sorunların bütününü çözme iddiasına kalkışmamıştır. O, geleceğin kuşaklarına; çağdaş dünya çerçevesi içinde, geleceğin bütün özgürlük kapılarını açan bir miras bırakmıştır.
İlker Başbuğ
Mart 2023
İstanbul